Belki de bu yalnızlığa kendi kendimi prangalıyorum. Belki de algımı değiştirip sahip olduğum, olmadığım, olmayı hayal ettiğim her şeyi kabullenip kaderime razı olmalıyım. Arkadaşlarımı olduğu gibi kabul etmekte hiç zorluk çekmezken sevdiğim adamı olduğu gibi kabul etmekte bu kadar zorluk yaşamamı buna bağlıyorum. Hep benim için mükemmeli arıyorum. Mükemmel olmadığını düşündüğüm anda soğuyorum, azabı kendim icat ediyorum yani.
Mevzu ne mi? Anlatamamak, anlayamamak, anlaşılamamak. Bir adamı seviyorum o da beni. Derdimi, sıkıntımı, kendimi anlatamıyorum bu adama. Biraz katı ve duvarları olan biri ama bir o kadar da sevimli ve anlayışlı. Şimdi neye mi kırıldım? Kendimi anlattığımda dalga geçer gibi gülerek mantıksız olduğunu söylemesine kendi mantığını savunmasına.
Burası bir okyanus bense küçük bir balığım. İçimi derdimi döktüğüm güvenli alanım olacak yeniden. Okunmamayı, okunursam da anlaşılmayı umuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder