24 Haziran 2014 Salı

İSYEEEEAAAANNN
Aslında hayatımda ilk defa yazmak istememin sebebi bir gönül meselesi.. Ne kadar da klasik dimi :) Ama olayı farklılastıran bu gönül meselesinin bana değil arkadasıma ait olması.. Nasıl mı? En bastan almak lazım.( ben ona M. dicem) Bu bizim liseyi bitirmek üzere olduğumuz döneme dayanıyor yani yaklasık 5-6 yıl önceye. Arkadasım hepimizin olduğu gibi lisede karsılıksız askın ve acının dibine vurup, pencerelerde bütün sınıfla birlikte onun yoldan geçmesini beklerken oldu herşey. Aslında olmadı! Yani aşkı (çoğumuz gibi) karşılık bulmadı :) Problem, karşılıksız aşk ve ardından gelen boşluk yüzünden arayış içindeki M. H.nin yüzünden( ben ve H. hala o güne lanet ediyoruz) hayatına giren enişte beyle hala birlikte. Kaba, düşüncesiz, at gözlüklü hatta neredeyse insanlıktan nasibini almamış eniştemiz sadece M.yi değil beni ve H.yi de mutsuz ediyor. Bizi birbirimizden koparıp, arkadaşlığımızı yok ediyor. Senin hiç aşka saygın yok mu diye sorulduğunu tahmin ederek cevap veriyorum? Benim hala iliklerine kadar aşkı yaşamaktan olan biri olarak aşka saygım var. Ama bu ilişkide aşkı hisseden taraf enişte bey ve bu yüzden mutluluk sansını arkadasımın elinden alıyor. M.nin mutsuz olması bu ilişkiye olan saygımı yok ediyor.
Bir kadın olarak aşık olmamak aşık olmadığın biriyle olmak bana neredeyse imkansız geliyor. 4 yılın sonunda artık monotonlaşmış bir hayat , ilişki ve hep aynı olan konuşmalar bizi mutlu eder mi? Cevap bugün evet mi? Peki ya 10 yıl sonra? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder